DEMOKRATİK BİR ANAYASA, AKP ELİYLE GELEMEZ!

Türkiye’nin asıl yakıcı gündemi açlık, yoksulluk, işsizlik, aşsızlık, geleceksizlikken bu sorunların müsebbibi olan AKP, her geçen gün gündemi oyalayacak yeni tartışmalar başlatmaktadır. “Cambaza bak” gibi yürütülen bu tartışmalarda daha insanlarımız ay sonunu düşünmeden markete gidemezken kâh Ay’a gidilmekte, kâh uzay madenleri damadın boşalttığı ‘Hazine’nin kasasını şenlendirmektedir.

Bir süredir AKP’nin en ısrarcı davrandığı tartışma konusu ise yeni Anayasa olmuştur.

Türkiye’nin “demokratik bir Anayasa’ya” ihtiyacı olduğunu ve bunu getirmeye kararlı olduklarını söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlattığı bu tartışmada, AKP’nin sembol isimlerinden gelen skandal açıklamalar, şecaat arz ederken sirkatini açık etmiştir.

Siyasi, popülist bir şovla camiye çevrilen Ayasofya’nın başına imamdan çok parti neferi gibi koyulan şahsın yeni Anayasa’da ülkenin dininin İslam olmasını istemesi, AKP’li Grup Başkanvekili Cahit Özkan’ın bu ülkenin sanki Cumhuriyet ile kurulmasında bir hata varmışçasına, bir TRT dizisine isim verir gibi “Yeni Anayasa’nın adı Yeniden Kuruluş Anayasası olsun” demesi, AKP kontrolündeki havuz medyasının bir yerlerde düğmeye basılmışçasına Cumhuriyet’in taşıyıcı sütunu olan “laiklik” ilkesini tartışmaya açması, AKP’nin hayalindeki anayasanın ne menem bir garabet olduğunun göstergeleri olmuştur.

Bizzat büyük önder Atatürk’ün kurduğu anamuhalefet partisinin ise bu tehlikeli sürece “AKP’nin laikliği kaldıracağını sanmıyoruz” yumuşaklığıyla yaklaşıp, tartışmanın barındırdığı hadsizliklere ganyan kuponu muamelesi yapması, ilerici kamuoyunda yükselen tepkiyi yansıtmamıştır.

Altını çizmek gerekir ki demokratik bir Anayasa yapılacaksa bu bir partinin komiserliğinde gün yapar gibi değil ancak demokratik koşullarda ve toplumsal mutabakatla yapılır. Üstelik yakın siyasi geçmiş, AKP’nin hukuku nasıl kavradığına ışık tutmaktadır. Mevcut Anayasa’ya bile uymayan, Anayasa’daki “Anayasa Mahkemesi’nin kararları tüm kurumları bağlar” hükmüne rağmen AYM kararlarını takmayan, oy hesabıyla katilleri, tecavüzcüleri dışarı salarken sırf muhalefet etti diye aydınları, öğrencileri hapse atan, kendine özel mahkemeler yaratıp buradan istediği kararların çıkması için oyuncu değiştirir gibi hakim atayan, 15 Temmuz ile mücadele ediyoruz diye yıllardır şov yaparken FETÖ’nün ağır toplarına dokun(a)mayan bir zihniyetin elinden demokratik bir Anayasa çıkması ihtimali, AKP’nin gitmek istediği uzayda bile mevcut değildir. Ayrıca iktidar sözcülerince dillendirilen “1921 Anayasa Ruhu” adı altında muhtariyet kavramını da gündeme getirme kurnazlığı ile desteğini yitirdiği başka siyasi hareketlere de göz kırptığı anlaşılmaktadır .

Yakın geçmiş hepimize acı bir ders vererek, “adaletin” onu en çok diline sakız edenler tarafından katledildiğini öğretmiştir. Her şeyde “hep bana” diyen AKP’nin istediği düzenlemenin “banayasa” olduğu, Türkiye’de zaten faşizanca daraltılmış özgürlüklerin, hakların daha da kırpılmasına yol açacağı aşikardır.

Toplumsal muhalefetin önemli bir unsuru olan Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Anayasa’nın Türkiye’nin laik, sosyal, adaletli, insan haklarına saygılı bir Cumhuriyet olduğuna, bölünmezliğinin, bayrağının ve marşının değiştirilmezliğine hükmeden ilk 4 maddesi tartışmaya kapalıdır! Şeriat isteyenlerin, Misak-ı Milli dışında farklı hevesleri olanların Ortadoğu’da gidebileceği bir deste ülke vardır; burası Başöğretmen Atatürk’ün kurduğu laik bir cumhuriyette yaşamaktan gurur duyanların ülkesidir!

Tüm siyasileri, gereksiz ya da aciliyetsiz gündem maddeleriyle uğraşmak yerine Türkiye’nin asıl gündemi olan yoksulluk, işsizlik, açlık, geleceksizlik konularına çözüm üretmeye çağırıyoruz.

MERKEZ YÖNETİM KURULU

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir