MEB Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği’ni yayımlamıştır. 19 yıllık AKP iktidarı boyunca 20 civarında değişikliğe imza attığı Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği ile ilgili taslakta olmadığı halde, Resmî Gazete’de yayımlanan yönetmelikte sözlü sınavın yer alması kabul edilemez.
Taslak, taslağı yayınlayanın yani MEB’in fikrini ortaya koyar. Taslakta itiraz edilen yerlerde ise öneriler doğrultusunda düzenleme beklenir.
Eğitimcilerin hatta bu alanda uzman akademisyenlerin dahi eleştirisini alan sözlü sınav uygulamasının getirilmesi, Bakanlığı, Bakan ya da bürokratların değil daha önce basında yer aldığı gibi cemaatlerin ve uzantısı sendikaların yönettiğini göstermektedir.
Göreve geldiği günden beri liyakat vurgusu yapan, “bakan değil gören olacağım diyen” Ziya Selçuk bırakın gören olmayı bakan da olamadığını bir kez daha ispatlamıştır.
Eğitim yöneticiliğinin en temel sorunu liyakattir. Pandemi döneminde dahi yaşanan sorunların en büyük bölümünün liyakatsiz yöneticilerden kaynaklandığı görülmüştür. Öngörüsü olmayan, mevzuatı yorumlayamayan, sürekli baskı ve hak kayıpları yaratan yöneticilerin varlığını, en üstten alta kadar bakanlık bürokratları tarafından da dillendirilirken aynı hatalarda ısrar etmek kabul edilebilir değildir.
Liyakati sağlamak irade ister. Bu irade 19 yıl boyunca görülemediği gibi herkes koltuğu sağlama almanın peşinde koşmuştur.
Yönetmelikte son 4 yılda alınan ödüllerin, patentlerin ve marka tescillerinin değerlendirmeye alınması geçmişte yapılan çalışmaların görmezden gelinmesi niyeti de mevcudu koruma çabasını da ortaya koymaktadır. Eğitim yöneticiliği, AKP iktidarları döneminde kadrolaşmanın, kayırmanın, menfaat örgütlerine yandaş devşirmenin aracı haline geldiği gibi eğitimi ve eğitim kurumlarını yönetimsiz bırakmış, eğitim yöneticiliğinde liyakat ve nitelik sıfırlanmıştır.
Eğitim yönetimindeki sorunları;
-sözlü sınav adı altında insanları eleyerek
– 2014 yılında kıyıma uğrattığınız yöneticilerin hakkını teslim etmeden,
– Son 19 yılda sözlü sınav, bakan oluru gibi formüllerle atanan yöneticileri sistem dışında bırakmadan,
-Proje okullarına öğretmen ve yönetici atamayı tamamen keyfiyete bırakarak,
-Yıllarca yöneticilik yapıp 2014 de sistem dışına itilen yöneticileri yeniden atama kapsamı dışına iterken, son yıllarda tamamen keyfi (sözlü vs ile) atanan yöneticileri koruyarak çözemezsiniz.
Göstermelik bir şekilde öğretmen hizmet puanında olduğu gibi tüm öğretmenlerin eşit şartlarda olamayacağı proje, ödül, yarışma… gibi kriterlerle süslenmiş bir değerlendirme ile hiç çözemezsiniz.
Yayımlanan yönetmelikte getirilen yenilik yoktur, liyakat yoktur, amaç da bu değildir. Tamamen birilerinin talebi, beklentisi ve kayırmaya yönelik bir yönetmeliktir.
Bakanlık ve siyasal iktidar ‘’Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur’’ demeye devam etmektedir. Eğitim-İş de bu hak ve hukuk bilmez kafalara hakkı ve hukuku okutmaya kararlıdır. Söz konusu yandaş atama yönetmeliğini en kısa zamanda yargıya taşıyacağız.
MERKEZ YÖNETİM KURULU