SAĞLIKLI EĞİTİM İSTİYORUZ, HEMEN ŞİMDİ

Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, iktidarın eğitimde açtığı yaraların derinleştiğini açıkladı. Eğitim İş, iktidarı uyarmak kamuoyunun ilgisini sorunlara yöneltmek için işyerlerine “Sağlıklı eğitim istiyoruz” yazan kokartlarla gidecek ve sendika binalarına ‘Sağlıklı eğitim istiyoruz’ yazan pankartlar asacağını ilan etti.

Eğitim İş Edirne Şube Başkanı Murat Akçay, 2020’nin milyonlarca öğrenci için kayıp yıl olduğunu vurguladı. “Sağlıklı eğitim istiyoruz. Hemen şimdi” diyen Akçay konuyla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“SAĞLIKLI EĞİTİM İSTİYORUZ, HEMEN ŞİMDİ!”

“Pandemi sürecini bilimsel verilerin ışığında yönetemeyen iktidarın eğitimde açtığı yaralar derinleşiyor.

Gelinen noktada; okulları “Maske-mesafe-hijyen” tabelalarıyla donatıp, okullarda maske dağıtmaktan, mesafeleri kalabalığa engel olacak şekilde ayarlamaktan, hijyen malzemeleri temin etmekten aciz bir yönetim, milli eğitimimizden bir yılı daha çalmak üzeredir!

Eğitim-İş olarak altını çiziyoruz: Öğrencilerimizin bir yılı daha çalınsın, biz eğitimcilerin bir yıllık emeği daha boşa gitsin istemiyoruz! Eğitim, yoksul öğrencilerin yok sayılacağı şekilde uzaktan değil, okuldaki herkesin sağlığı hesap edilecek şekilde yüz yüze devam etmeli. Bunun için derhal atılması gereken adımlar açıktır.

“OLMAZSA OLMAZ TEDBİRLER”

Yüz yüze eğitimin sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için olmazsa olmaz tedbirler şunlardır:

Ders süreleri 30 dakika olarak belirlenmeli. Sınıflar seyreltilmeli, derslik başına düşen öğrenci sayısı pandemiye uygun hale getirilmeli.

Peş peşe açılan ancak rağbet olmadığı için kontenjanları büyük ölçüde boş kalan Anadolu imam hatip liselerinde derslik başına düşen öğrenci ortalaması 15 iken genel liselerde 32’dir. Bu adeletsiz dağılım bir an önce düzeltilmeli.

Sınıf mevcutlarını düşürmek için derslik inşaları son sürat başlamalı, o derslikler tamamlanana kadar belediyelerin atıl durumdaki uygun binalarını geçici süreyle kullanabilmek için görüşmeler yapılıp ihtimaller değerlendirilmeli. Toplum sağlığının risk altında olması nedeniyle; özellikle birçok büyükşehirimizde oturulabilecek durumda olduğu halde boş kalan büyük binalar da kamulaştırılmalı, dersliğe dönüştürülmeli.

Sınıf mevcutları azaltıldığında sistemin ihtiyaç duyacağı öğretmen sayısı da artacaktır. Zaten ihtiyaçtan çok azı kadar atama yapan Bakanlık, “eğitimden tasarruf olmaz” diyerek gerekli sayıda öğretmen ataması yapmalı.

50 kişilik her işyerinde bir sağlık personeli olmak zorundayken, yüzlerce insanın gün boyu durduğu okulların bu açıdan kendi haline bırakılması kabul edilemez. Her okula bir okul doktoru atanmalı.

Okullara kadrolu, yardımcı ve idari personel atanmalı, okulların temizliği emin ellerde olmalı.

Okul öncesi ve ilkokullarda ders başı ve teneffüs saatlerinde sınıflara göre 10-15 dakikalık değişiklikler yapılarak giriş çıkışlarda ve teneffüslerde kalabalık oluşmasının önüne geçilmeli.

Her sınıfın salgına uygun bir havalandırma sistemi olmalıdır. Ders aralarında sınıflar düzenli olarak havalandırılmalı.

Her öğrenciye yetecek kadar maske dağıtılmalı, bu dağıtım aksamamalı.

Eğitim enflasyonu nedeniyle beli bükülmüş velilere bir de temizlik malzemesi yüklenmemeli. Dezenfektanlar başta olmak üzere tüm hijyen malzemeleri bakanlıklar tarafından okullara temin edilmeli.

Karantinaya alınan sınıflara bakıldığında; birçoğunda velilerin, çocukları Korona semptomu göstermesine rağmen okula gönderdikleri anlaşılmaktadır. Bu konuda velilerin düzenli ve detaylı şekilde bilgilendirilmesi şarttır.

Eğitim hakkı ile öğrencinin barınma hakkı, ayrılmaz bir bütündür. Öğrenciye sağlıklı barınma imkanının tanımadığı yerde sağlıklı bir eğitimden söz edilemez. Devlet, ihtiyaç kadar yurt inşasına hızlı şekilde başlamalı. O zamana kadar yine belediyelerin atıl durumdaki binalarından, resmi misafirhanelerden ihtiyaç sahibi öğrencilerimiz bedelsiz olarak faydalandırılmalı.

Bu koşulların sağlanmadığı her gün sadece eğitim emekçileri ve öğrencilerin değil, tüm toplumun sağlığıyla kumar oynanacak. Savaşlarda bile hedef alınmayan, dünyanın en güvenli yerleri olması gereken okulların, salgına karşı kaderine terk edilmiş bu halini kabul etmiyoruz!

Sağlıklı eğitim istiyoruz. 28 Eylül’de hem sorunlar karşısında 3 maymunu oynayan siyasi iktidarı uyarmak hem de kamuoyunun ilgisini bu sorunlara yöneltmek için işyerlerimize “Sağlıklı eğitim istiyoruz” yazan kokartlarla gideceğimizi, ülke genelindeki tüm sendika binalarımıza “sağlıklı eğitim istiyoruz” yazan pankartlar asacağımızı ilan ediyoruz.

Eğitim-İş olarak bu haklı taleplerimizin takipçisi olacağımızın altını çiziyoruz.”